Bir mikrosistem
olan hücrelerimizin içinde mükemmel olarak yürütülen faaliyetlerden birisi,
çöplerden kurtulup temizlenmedir.Temizleme faaliyeti, hücrelerimizin çöp
fabrikaları diyebileceğimiz proteazomlar adı verilen organcıklara yaptırılmaktadır.Metabolik
faaliyetlerini, her saniye binlerce çeşit molekülü parçalayıp birleştirerek
yeni yeni terkiplerle sürdüren hücrede,bazen ortaya çıkan hatalı kusurlu
proteinler veya başka bir molekül parçacığı derhal fark edilip,çöp
fabrikalarında parçalanarak temizlenip zararsız hale getirilir.
Bir sayı örüntüsündeki bilinmeyen bir sayının sıra numarası n ile gösterilir. Örüntülerin kuralı 2n, 3n+1 ... gibi ifadelerle gösterilir.Buradaki "n" harfine örüntünün n. sayısı, temsilci sayısı veya genel sayısı denir.
Arkadaşlar, Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın.
Arkadaşlar, Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın.
Hepimiz bir gün öleceğiz. Acaba öldükten sonra neler olacak? Ölümden sonra başımıza ne gelecek? Merak edilen bu soruların cevaplarını sizler için hazırladık. Mezara konulan kişinin ruhu o esnada vücudun içinde değildir. İnsandaki canlılık ruhla sağlanır. Bu nedenle de ölüm aslında ruhun değil, vücudun ölümüdür. Ölüm dediğimiz olay, ruhun vücuttan alınmasıdır. Vücuttan alınan ruh melekler tarafından teslim alınır. Kişi iyi bir insansa ruhunu ‘rahmet melekleri’ teslim alırlar. Onu semanın en üst noktalarına doğru götürürler. Ölen kişi kötü bir insansa ‘azap melekleri’ onu teslim alırlar ve yerin alt tabakalarına doğru taşırlar. Kişi mezara konulur. O esnada mezarın başındaki hoca efendi telkin denilen uygulamayı yapar. Telkin, mezardaki kişiye iman ile ilgili hakikatleri hatırlatmak anlamında yapılan bir duadır. Telkin geleneksel bir uygulamadır. İslam âlimleri bu usulün kullanılmasını tavsiye etmişlerdir. Hanefiler bunu meşru görürler. Şafiiler ve bazı Hanbeli fıkıhçıları ise bunu müstehap sayarlar. Telkin her ne kadar hadis kitaplarında yer almasa da ders verici bir uygulamadır. Hem yaşayanlar için ve hem de ölmüş olanlar için. Telkin okunurken ölüyü gömenler yavaş yavaş mezarlığı terk ederler. Orada hoca efendi ile birkaç kişi kalır. Peki okunan telkini ölü duyar mı? Allah dilerse elbette duyar, Allah dilemezse kimse ölüye bir şey duyuramaz. Denilir ki herkes mezarlığı terk ettiğinde, ruhu vücuduna iade edilen mezardaki ölü de kalkıp gitmek ister ve bunu yapmak isterken de başını başucuna konulan taşa çarpar. Bu halk arasında yaygın bir inançtır. Burada kastedilen şey; fiziki anlamda başını çarpmak değildir elbette. Ölüde bir hareket görülmez. Eğer böyle bir hadise oluyorsa bu uykudayken yaşanan rüyaya benzer bir durumdur. Mecazi anlamda bir harekettir. Aslında kişinin ruhu öldükten sonra gömülünceye kadar geçirdiği aşamada zaman zaman kendi cesedini müşahede eder ve cenazesinde olanlardan kısmen de olsa haberdar olur. Ruh bir anlamda vücudunu takip eder. Ama vücut mezara konulup herkes ayrılırken ölen kişi olanların tamamen farkına varır. Bu noktadan sonra Münker ve Nekir denilen iki melek soru sormak için kişinin yanına varırlar. O esnada ölen kişinin hayattayken yaptığı güzel ibadetler ölenin etrafını sararlar. Bu durum ölmüş kişinin manevi halini gösteren iyi bir göstergedir. Bazı irşat kitaplarında veya Munziri’nin ‘Tergib ve terhib’ adlı kitabı ve benzer eserlerde bu durum detaylı olarak anlatılır. Melekler kişiye Allah’a imanı, Peygamberini, namazı ve diğer ibadetleri sorarlar. Kişi dünya hayatında iyi bir hayat sürdürmüşse sorulara doğru ve ikna edici cevaplar verir. Yok kötü bir hayat sürmüşse cevap veremeyecektir. Bu sorgulamadan sonra kıyamete kadar geçecek zaman diliminde vücut çürürken, ruh azap veya nimet içinde olur. Çünkü mezar: “Ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur”. Bazı kişilerin azabı kısa ve hafif olur. Bazılarının azabı ise uzun ve ağır olur. Bazı kişiler ise nimet içinde olurlar. Bu nimet cennete benzer bir hayatı andırır. Ama bildiğimiz cennet hayatı mahşerden sonra meydana gelecektir. Bu nedenle de İslam âlimleri “Cennet ve cehennem şu anda yaratılmıştır ama boştur” derler. Cennet ve cehennemin şu anda yaratılmış olmasına rağmen boş olması, kendisine girecek olanlara anlatılan dolaylı bir mesajdır. Mezar âlemindeki azap kişinin ameline göre değişir. Ancak buradaki azap “gıybet, söz taşıma, temizliğe dikkat etmeme” gibi hatalardan dolayıdır. Kul hakları da buna eklenebilir. Fakat gerçek anlamdaki bütün hesapların bütün ayrıntılarıyla hiçbir zerre unutulmaksızın ortaya konması ancak kıyametten sonraki dönemdedir. Büyük hesaplar, büyük hesap gününde görülecektir. Büyük mükafatlar da büyük hesapta belirlenecektir. Ölüler bu âlemde, ailelerinden yüce Allah’ın müsaade ettiği kadar haberdar olabileceklerdir. Yüce Allah’ın müsaade ettiği kadarınca kendileri için yapılan iyiliklerden, bağışlardan yararlanacaklardır. Bazen dünyadaki yakınlarının iyiliklerinden ötürü müjdelenirken bazen de kötü hallerinden ötürü de mahzun olacaklardır. Ölüm Hakkında Bilmediklerimiz: 1. Ölümden sonra üç gün içinde akşam yemeğinizi öğütmenize yardımcı olan enzimler sizi yok etmeye başlar. Bozulmuş hücreler bakteriler için besin kaynağı olacak ve vücudunuz kısa bir süre içinde çürüyecek. 2. İnsan beyni, öldükten sonra 20 saniye kadar daha bilincini yitirmiyor. 3. İntihar vakaları, tatil dönemleri dışında daha çok gerçekleşiyor. 4. Ölüyü gömme geleneği 350 bin yıl öncesine dayanıyor. İlk olarak İspanya'nın Atapuerca bölgesinde ortaya çıktığı düşünülüyor. 5. Canlının ölmesi ne şekilde olursa olsun, her koşulda oksijen yetersizliğinden dolayı gerçekleşiyor. Hangi nedenden dolayı ölürseniz ölün, oksijen solunumu kesilince hayat sona eriyor... 6. Ölülerin defnedilmeden önce yakılması (Cremations) sanılanın aksine çevre için faydalı değil. İnsan bedeni yakıldığında çevreye en zararlı gazları meydana getiriyor ve gökyüzüne salıyor. Ölüleirn yakılma işlemin yaygınlaşması durumunda çevresel sonuçlarının kötü olacağı söyleniyor. 7. Sadece ABD'de toprağa gömülen ölü vücutlardan 827,060 galon akıcı sıvı toprağa salınıyor. Bu da havaya hidroklorik asit, sülfür ve karbondioksit karışması anlamına gelir. 8. İsveç'te Promessa isimli şirket ölü bedenini sıvı nitrojen içinde dondurarak özel bir işlemden geçiriyor. Mısır nişastasından hazırlanmış özel bir tabut içinde toprağa gömüyor. Buna da 'ekolojik defin' adını veriyor. 9. Hindistan'daki zerdüştler ölülerini akbabaların yemesi için açıkta bırakıyor. 10. Madagaskar yerlileri ölülerin kemiklerini toprağın altından çıkarıp, kasabanın etrafında bir tur gezdirdikten sonra tekrar gömüyorlar. Bu törene 'famadihana' adı veriliyor. 11. Embriyoların gelişmesi süresinde organlarımızdaki bazı hücreler kendini yok ediyor. Öyle olmasaydı eğer, genetik arızalarla doğabilirdik. 12. Spor yapan 200 bin öğrenciden bir tanesi her yıl aniden hayatını kaybediyor. Çoğu futbol ve basketbol oynarken gerçekleşiyor. Kız öğrencilerde bu oran beş misli daha az. 13. Çinli bir ailenin cenazesine ne kadar çok insan gelirse aile o kadar şanslı sayılıyor. Cenazeye gelen sayısını artırmak için, törene dansçı çağıranlar bile oluyor...
5 - Bir yerde devamlı ikamet etmeleri lazımdır (Misafir iseler, misafirlikten sonra eda ederler )
6 - Kadınların hayız ve nıfas halinde olmamaları gerekir (Bunlar da sonra kaza ederler)
Not Butun bunlara sahip olan kimse orucun sıhhati bakımından nıyyet etmelidir Aksı halde orucu sahih olmaz
ORUCU BOZMANIN CEZASI Oruç bir ibadettir Ona başlamakla borç olur Onu bozmak günahtır Farz olan Ramazan orucunun dünyevi cezası keffarettır Keffaret 60 gunluk oruç olup bir gun de kazası olmakla 61 gun eder Diğer oruçları yalnız kaza etmek kafidir
Orucu bozan şeylerin bir kısmı yalnız kazayı icap ettirir
Şöyle ki Kendisinde gıda, deva, lezzet ve menfaat bulunan bir şey yemek orucu bozar keffâretı gerektirir
Fakat bunlar olmazsa keffaret lazım gelmez Yaraya akıtılan bir ilaç gibi
ORUÇLU KİMSEYE MEKRUH OLAN HALLER 1 - Ab dest veya gusulde ağıza ve buruna su çekerken suyu bol kullanıp ağızda tutmak mekruhtur
2 - Oruçlu kimsenin pişen yemeğin tadına bakması (kotu huylu kocası olan kadınlar ıçm bir mahzur yoktur )
3 - Oruçlu kimsenin satın alacağı ya bal vs tadına bakması mekruhtur
4 - Evvelce çiğnenmiş bir sakızı çiğnemek mekruhtur (Erkekler ıçm oruçlu değilken de sakız çiğnemek kerihtir )
5 -Oruçlu kimsenin hareketini azalmak ıçm soğuksu ile yakınması mekruhtur
6 -Oruçlu kimsenin zevcesıyle çıplak sarmaş dolaş olması mekruhtur
7 - Halsiz kalacak kadar kan aldırmak
ORUCU BOZUP YALNIZ KAZA İCAB EDEN HALLER 1 - Çığ pırı ne yemek, un yemek, hamur yemek
2 - Çok tuz yemek, az tuz yemek keffaretı gerektirir
3 - Pamuk, kağıt gibi yenmeyen bir şey yemek
4 - Zeytin çekirdeği ve buna benzer bir şey yemek
5 - İğne yaptırmak ilaç almak
6 - Boğaza kaçan yağmur veya kar suyu kendi iradesi dışında yutmak
7 - Abdest alırken boğaza su kaçması
8 - Olgunlaşmamış bir meyvayı yemek
9 - Toprak yutmak
10 - Kulağa yağ veya su damlatmak
11 - Ağız dolusu kusmak
12 - Ağız içinde kalan nohut tanesi kadar bir maddeyi yemek
13 - Unutarak bir şeyi yeyıp içen bırkemsenın orucunun bozulduğunu zannederek yeyıp içmesi
14 - Sabah olduğu halde olmadı zannedip sahur yemek
15 - Geceleyin niyeti unutulan, gunduz niyeti edilen oruç bozulursa kaza lazım gelir
16 - Güneş batmadan battı zannedip iftar etmek
17 - Bir kimse oruçlu iken sefere çıksa yolda orucunu bozsa kaza icap eder
18 - Uyurken birisi tarafından boğazına su dökülmesi
19 - Oruçlu olduğunu bilen bir kimse ağzına aldığı renkli bir ipliğin suyunu yutsa orucu bozulur 2Ü - Karı kocanın şehvetle öpüşmesinde inzal vaki olsa oruç bozulur
21 - Ramazan orucundan başka bozulan butun oruçların kazası gerekir Ancak Ramazan orucu bilerek bozulursa keffaret ıcab eder
ORUCU BOZULUP KEFFARET İCAP EDEN HALLER 1 -Oruçlu olduğunu bilerek yeyıp içmek
2 - Az miktarda tuz yemek
3 - Ağzına giren yağmur ve kar suyunu isteyerek yutmak
4 - Sigara içmek
5 - Enfiye çekmek
6 - Çığ et yemek
7 - Kıl vesaire gibi yenmesi adet olan bir şeyi yemek
8 - Karısının veya başka birinin lezzet almak için tukruğunu yutmak
9 -Oruçlu olduğu halde cinsi münasebette bulunmak
10 - Kan aldırdıktan veya karısını şehvetle öptükten sonra oruç bozuldu zannıyla b bozmak
11 - Bir kimse ramazanda ıhtılam olsa orucu bozuldu zannıyla iftar etse kaza lazın bununla orucun bozulmayacağını bile bile iftar etse keffaret lazım gelir
12 - Orucunu bozan kimseye o gun bir baygınlık halı arız olsa keffaret sakıt olur
ORUCU BOZMAYAN ŞEYLER 1 - Oruçlu olduğunu unutarak yemek, içmek, cinsi münasebette bulunmak
2 - Uyurken ıhtılam olmak
3 - Karısını sadece öpmek ve tutmak
4 - Kadına şehvetle bakmak suretiyle inzal olmak
5 - Gusul icap eden kimsenin sabahleyin gusletmesi
6 - Ağzına gelen balgamı yutmak
7 - Genzinden gelen akıntıyı yutmak
8 - Ağzına alınan ilacın tadının boğaza ulaşması
9 - Ağız içinde kalan nohuttan ufak şeyin yutulması
I 0 - Bıyık yağlamak
11 - İradesi dışında kusmak 1 2 - Kan aldırmak
13 - Sürme çekmek
14 - Ab dest ve gusulde ağız içinde kalan yaşlığın tukruk ile birlikte yutulması orucu bozmaz
15 - Dişlerin arasında çıkan kan az olur, tukruğe galip olmazsa oruç bozulmaz Eğer bu kan tukruge müsavi veya daha fazla ise orucu bozar
16 - Bir illetten dolayı ağızdan çıkan boğaza akan su orucu bozmaz
17 - Gözyaşı ve alınterı ağıza gitse az miktarı orucu bozmaz, çoğu bozar
18 - Ağrıyan bir dişe konulan bir karanfilin tadı boğaza gitse orucu bozmaz Karanfil ağıza giderse orucu bozar
19 - Renkli bir ip parçasını ağıza giderse orucu bozar
20 - Ağız içinde kalan nohut tanesinden kuçuk şeyler orucu bozmaz
21 - Göze dökülen ilaç orucu bozmaz
ORUÇ TUTMAMAYI VE BOZMAYI GEREKTİREN HALLER Hasta olmak, yolcu olmak, mecburilık, gebelik ve emziklilik, dermansızlık, düşkünlük ve ihtiyarlık
1 - Hasta olmak Bir hasta oruç tuttuğu takdirde hastalığın artmasından veya uzamasından korkarsa, bilahare kaza etmek üzere tutmayabilir veya bozabilir
2 - Yolculuk Bir kimse uç gunluk veya onsekız saatlik bir mesafeye yolculuk yapmış olursa, bilâhare kaza etmek üzere oruca nıyyet etmez
3 - Mecburılık Tarafından orucun bozulması için zorlanırsa bozmadığı takdirde öldürülmesi soz konusu ise
4 - Gebelik ve mezıklılık Gebe olan veya bir çocuğa sut veren kadın, kendine veya çocuğa bir zarar gelmesinden korkarsa bilahare kaza etmek şartıyla orucu bozabilir
5 - Açlık ve susuzluk Bir kimse açlıktan ve susuzluktan dolayı aklını kaybedeceğini tecrübeyle veya musluman bir tabibin ıkazıyla anlarsa orucunu bozar
6 - Düşkünlük ve ihtiyarlık Oruç tutmaya gucu yetmeyen çok yaşlı kimseler de oruçtutmazlar
Bunlara kazası da şart olmadığından, fidye verirler
Fidye ne demektir?Hükmü nedir?
Sözlükte bir kimseyi bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmak için ödenen bedel anlamına gelen fidye, dinî bir terim olarak, esaretten kurtulmak için ödenen bedeli veya bazı ibadetlerin eda edilmemesi ya da edası sırasında birtakım kusurların işlenmesi halinde ödenen dînî-malî yükümlülüğü ifade eder.
İbadetlerle ilgili fidye, oruç ve hacda söz konusu olmaktadır. İhtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kimse, daha sonra kaza etmesi mümkün olmadığından her gününe karşılık bir fidye öder. Bu durumdaki bir kimsenin fidye ödemesi vaciptir. Kur'an-ı Kerim'de, "Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakir doyumu kadar fidye öder." (Bakara 2/184) buyurulmaktadır. Bu ayetten hareketle fidye miktarının, bir kişiyi bir gün için doyuracak yiyecek olarak anlaşılmıştır.
Hac ve umre için ihrama giren kişilere bazı hususlar yasaklanmıştır. Hastalık veya başka bir sebeple ihram yasaklarından birini çiğnemek zorunda kalan kimse, fidye olarak üç gün oruç tutma veya altı fakiri doyurma ya da kurban kesme hususunda muhayyerdir. Fidye olarak kesilen kurbanlar Harem bölgesinde kesilmesi gerekir. Oruç tutma ve fakir doyurma ise, her yerde olabilir.
İmsak ne demektir?
Sözlükte kendini tutmak, engellemek, el çekme, geri durma anlamlarına gelen imsâk, dini bir kavram olarak, fecr-i sadıktan, güneş batıncaya kadar yemeden, içmeden, cinsî münasebetten ve diğer orucu bozan şeylerden uzak durmak, el çekmek demektir.
İmsâk, orucun tek rüknüdür. Kur'an-ı Kerim'de, "Artık (ramazan gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için takdir ettiklerini isteyin. Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın." buyurulmaktadır (Bakara 2/187). Oruç yasaklarının başladığı fecr-i sâdık, yani tan yerinin ağarmasına, imsak vakti denir. Bununla yatsı namazının vakti çıkmış, sabah namazının vakti girmiş olur. Bu vakit aynı zamanda sahurun sona erip, orucun başladığı vakittir. Oruç yasaklarının sona erdiği, güneşin batma vaktine ise iftar vakti denir. Bu vakitle birlikte akşam namazının vakti girmiş olur. Gündüz ve gecenin tam olarak teşekkül etmediği yerlerde, imsak ve iftar vakitleri, buralara en yakın normal bölgelere göre belirlenir.
Uçakla seyahat yapan oroçlu şahıs iftarını nasıl yapar?
Seyahate çıkan kişilerin, imsak ve iftarları bulundukları yere göre yapmaları gerekir. Uçakla seyahat eden oruçlu kişiler de, uçuş esnasında uçağın üzerinde bulunduğu yere göre imsak ve iftar yapmalıdırlar. Ancak çok hızlı uçaklarla kıtalararası yolculuk yapılması durumunda, imsak ile iftar arasında süre, anormal ölçüde kısa veya uzun olabilmektedir. Bu durumda, yolculuk yapacak kişi orucunu kazaya bırakabilir. Ancak oruca başlamış ise, imsake başladığı yere göre iftar edebilir.
Arkadaşlar, Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın.
Muska bozmak için yapılacak şey bellidir: Allah'a güvenmek ve bunların hepsini ona havale ederek rahatlamak. Onun bize öğrettiği tedbirleri almak.
Mesela hiçbir işimize Onun adı olmaksızın başlamamak. Yani her işin başında bismillah demek.
Akşam ve sabah Ayetel-kürsi'yi okumak. Zaten insanlar düzgün namaz kılıyorlarsa, namazlarının ardından bunu okumaktadırlar ve manevi koruma namazlar sebebiyle kendiliğinden oluşmaktadır.
Okuyamayacağınız zamanlar yine sabah ve akşam üç kez: "Bismillahi hayril-esma, bismillahillezi la-yedurru mea'smihi şeyun fil-ardı ve-la fi'ssemâ", yani, "İsimlerin en güzeli olan Allah'ın adıyla başlıyorum, onunla yerde ve gökte hiçbir şey zarar veremez" diyerek başlamak, bunu anlamını düşünerek söylemek.
"بِسْمِ اللهِ خَيرِ الاَسْماءِ بِسْمِ اللهِ الَّذِي لَا يَضُرُّ معَ اسْمِه شَيئٌٌ فيِ الْأَرضِ وَ لَا فيِ السَّمَاءِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ"
Mümkünse şu ayeti kerimeyi de sabah akşam yedi kez ve manasını düşünerek okursanız artık Allah sizi korur, hiçbir şey size zarar veremez. Bunları bizzat Efendimiz (sa) söylüyor:
"حَسْبِيَ اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ"
Bunun anlamı şudur: Sizi koruyan bu kelimeler de değildir, bunları söyleyip böyle inandığınızı gösterdiğiniz için sizi Allah korur. Yani önemli olan bu bilinç ve imanda olmanız ve bunu göstermenizdir.
Şeytandan bir korku ve vesvese geldiğinde de, "Euzu... أَعوذُ بِاللهِ مِنَ الشَيطان الرجيم" çekerek ondan Allah'a sığınmak. O zaman göreceksiniz ki, size kimse zarar veremeyecektir.
Muska Bozmak İçin Ne Yapmalıyız?
Muskayı bilen birine, bir hocaya götürmelisiniz. Onların açması daha sağlıklı olur. Eğer siz açacaksanız, muskayı ayetel kürsi okuyarak açmalısınız. Böyle açılması esnasında olabilecek olumsuz etkilere karşı korunma ihtilmaliniz yüksek olur. Açıldıktan sonra sirke dolu bir kap içerisine konur. Mürekkep çabuk çıkan bir mürekkep türü değilse 24 saat sirkede bekletilmesi uygundur. 11 kere felak ve nas sürelerinin okunup sirke üzerine üflenir. Burda duaların tek sayı olarak okunması daha uygun olur.Bundan sonra ise muskayı, ayak basılmayan temiz bir yere gömmek yada deniz akarsu gibi bir yere dökmektir. Allahın izniyle bozulmuş olacaktır. Sirkenin içine koyarken Ya Rabbi niyet eyledim bu muskayı batıl eylemeye sen kabul eyle gibi bir niyet etmekte iyidir. Döküldükten sonra batıl eyledim bu muskayı gibi bir söz söylemek güzel olacaktır.Bu sözler ve işlemleri yaparken gerçekten kalbinizde saflık olmalı ve şeytanlık düşünmemelisiniz.Allah herkesin yar ve yardımcısı olsun.